Bahariye Mevlevihanesi
Eyüp'te, Bahariye sahilinde ve Silahdar Ağa Caddesine açılan Mevlevihane Çıkmazı'nın sol tarafındaki büyük arsada idi. Karşısında bir iplik fabrikası, cadde aşırı yerde ise, Mevlevi muhibbi olduğu ve aile kabristanı da burada bulunduğu için gömülen yazar, İhtifalci Mehmed Ziya Bey'in ve Taşlıburun Tekkesi arsası ve haziresi mevcuttur.
Bahariye Mevlevihanesi ilk önce, Beşiktaş'ta Çırağan Sarayı'nın bulunduğu yerde kurulmuştur. Bu hususta Hadika Yazarı şu bilgiyi vermektedir:
"Beşiktaş Mevlevihanesi'nin banisi, Ohrili Hüseyin Paşa'dır. Bostancıbaşı'lıktan vezir olup 1029 R. ahirinde (Mart 1620) Güzelce Ali Paşa'nın vefatında Sadrıâzam olmuş ve 1030 zilkadesinde (Eylül 1621), Sultan II. Osman Han zamanında Lehlilerle vukubulan muharebe esnasında azl olunup yerine Dilaver Paşa getirilmiştir. Dilaver Paşa zorbalar elinde şehid olmuş ve Hüseyin Paşa 2. defa veziriazam olmuş iken ertesi gün Ağa Kapısı'na vardıklarında Yeniçeriler elinde şehid olmuştur. 1031 (20 Mayıs 1622) Kabri, Beşiktaş'ta Yahya Efendi türbesi civarında idi. Taşı mevcut değildir.
Takriben 260 sene sonra, Beşiktaş Mevlevihanesi yerine Çırağan Sarayı'nın yapılması arzu edilmiş ve bu yüzden tekke, Maçka'da yaptırılan yeni binasına nakledilmiştir.
Mehmed Ziya Bey, İstanbulve Boğaziçi adlı eserinde diyor ki:
"Beşiktaş Mevlevihanesi'nin olduğu yere, Çırağan Sarayı yaptırıldığından tekke de, yıktırıldı ve 1286 (senesi şevvalinin 22. çarşanba günü (22 Ocak 1870) Maçka'da bir mevlevihane inşa edilerek açıldı. Fakat beş sene sonra Maçka'da yıktırılan mevlevihanenin yerine bugün de mevcut olan kışla inşasına lüzum görüldüğünden tekke oradan da kaldırılmış idi.
1291 senesi zilhiccesinin 31. pazartesi günü (8 şubat 1875) Bahariye Mevlevihanesi'nin temeli atılmış ve 1294 senesi R. evvelinin 18 çarşamba günü de (2 Nisan 1877) inşaat tamamlanarak açılış merasimi yapılmıştır. Daha sonra Sultan II. Abdülhamid 28 odalı bir harem dairesi yaptırmıştır." Mevlevihanenin yapımı sırasında, Beşiktaş Mevlevihanesi ilk defa Bahariye'de Hatab Emini (Sarayın odununu temin eden) Mustafa ve Hüseyin Efendiler'in yalılarına yerleştirilmiş ve büyük salonda semahane yapılmış idi. Bu nakil sırasında Hüseyin Fahreddin Dede Efendi şeyh idi.
Bahariye Mevlevihanesi'nin kurucusu ve ilk şeyhi olan Hüseyin Fahreddin Dede Efendi 15 Ekim 1853'de Beşiktaş Mevlevihanesi'nde doğmuş vel5 Kasım 1911 tarihinde de kurduğu dergahta vefat etmiştir. lim, şair ve musikişinas idi. Babasının vefatı üzerine sekiz yaşında şeyh olmuş ve Hacı Raşid Dede Efendi nâib tayin edilmişti. Ablası ile evli olduğu için eniştesi bulunan Yenişehirli Avni Bey'den tasavvuf ve edebiyat dersleri almıştır. Yakışıklı, sohbeti tat-lı olup, gayet güzel ney çalardı. Ney üşemesini Neyzen Yu-suf Paşa'dan öğrenmişti.
Devrin ünlü şairi Üsküdarlı Talat Bey'in vefatına düşürdüğü tarih şudur:
Vâsıl ola cemâle, vâsıl ola cemâle
Gitdi Hüseyin Efendi dergâh-ı zülcelâle
1329
Fahreddin Dede Efendi 22 Haziran 1872'de 18 yaşında Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Osman Salaheddin Dede Efendi'nin kızı Fatma Aliye Hanımla evlendi ve sırasıyla Fatma Mü'nibe Hanım, Hasan Nafiz Dede Efendi, Fatma Fasiha Hanım ve Fatma Destinâ Hanım ismiyle dört çocuğu olmuştur.
Maçka'daki mevlevihane yapılıncaya kadar 24 şubat 1868'den 30 Ocak 1870 tarihine kadar aile erkaniyle beraber Fındıklı'da Karacehennem İbrahim Paşa'nın konağında oturmuştur. Beş yıl sonra Maçka'daki Mevlevihanede istimlak edilince iki yıla yakın, 6 şubat 1875'den 2 Nisan 1877 tarihine kadar Hatab Emini'nin sahilhanesinde oturdu.
Refi Cevat Ulunay, Bahariye Mevlevihanesi için şunları söylemiştir:
"Hüseyin Fahreddin Dede Efendi'nin bilhassa rint meşreb oluşu adı geçen dergâhın iç âlemini ve havasını diğer mevlevihânelerden daha başka bir hale koymuştu. Tabiatın güzelliği de inzimam edince fark bir kat daha göze çarpar.
O zamanlar Bahariye, dergâhdan Eyüp istikametine doğru sahile sıralanmış zarif yalılar ve bunların kibar,zevk ehli sakinleri Mevlevihane ile hemâhenk olmuştu. Akşam üstleri, Bahariye'nin bilhassa çok meşhur olan mehtaplarında yalılardan ayrılan zarif sandallarda renk renk maslaklara bürünmüş hanımlar dergâhın önünden geçerken derinden derine yükselen beste ve ney nağmelerine iş-tiraktan kendilerini alamazlardı.
Tatil günlerinde, Hıdırellez'de Kağıthane âlemlerine iştirak eden ve geç vakit dönen birbirine rampa etmiş sandallardaki keyif ehli, Mevlevihane önüne geldikleri zaman saz ve şarkılar durur, dergahdan yayılan musiki nağmeleri mutlaka dinlenirdi. Dergâhın âyin, mukabele günü çarşamba idi. Faaliyet sabahın ilk saatlerinde başlar, âyin bitinceye kadar devam ederdi. Dergâha mensub muhibler, muhibbeler, diğer mevlevihanelerden dedegân vesair misafir öğleye doğru gelmeye başlarlar, öğle yemeğine, dergâh tabirince Somata kalırlar, öğle namazından sonra da âyin başlardı. Âyin günleri tekkeye gelen satıcılar da o zamanlar biz çocuklar için çok mühimdi. Sabahtan gelmeye başlayan kağıt ve koz helvacılar, dondurmacılar, muhallebiciler kadınların ayini seyrettikleri kafes önünde sıralanırlar, müşterilerini memnun etmeye çalışırlardı. yinden sonra erkek misafirler selamlıkta Şeyh Efendi ile, kadınlar da haremde şeyh ailesiyle oturur, sohbetler edilir, mevsimine göre izaz edilirlerdi. Aileleriyle beraber gelen misafirler selamlıktan haber gönderilerek beraber kalkılır, veda edilir, bir kısmı araba, bir kısmı da dergâhın rıhtımına sıralanmış, üstleri beyaz tenteli sandallarla dönerlerdi. Mevlevihâneye gelen bu misafirler arasında zamanın paşaları, yüksek mevki sahibi zatlar veya bunların hanımları ya birer kurban getirirler, yahut dedelere ve çocuklara dağıtılmak üzere "Niyaz" denilen bir para bırakırlardı... Hüseyin Fahreddin Dede Efendi'nin vefatından sonra oğlu Hasan Nazif Dede Efendi şeyh olmuş ve 24 R. Ahır 1334 (1 Mart 1915) tarihinde vefat etmiştir. Devrinde tekkede dedeganle beraber 71 kişi bulunuyordu.
Zamanla harab olan mevlevihâne, bir mevlevi muhibbi olan Sultan Mehmed Reşad tarafından tamir ettirilmiştir. Bunu belirten kitabe, Mevlevihane Çıkmazı'na açılan cümle kapısı üzerinde iken 1970 tarihlerinde yerinden alınarak evvela Şah Sultan Camii avlusuna konmuş ve daha sonra da kaybolmuştur. Kitabe şudur: Hazret-i Sultan Mehemmed Hân-ı Hâmis'dir bugün Devr-i Meşrutiyyet'in şân ü şereşe husrevi
Sâyei hürriyet efzâsı kulûbi kıldı şâd Bir uhuvvet tekyesi oldu bakın dünyâ evi
Başladı gamdan harâb olmuş gönül ta'mirine Kim odur elbette ey cân hâne-kaah-ı ma'nevi
Mahbiti feyz-i Hüdâ Allah'ü a'lem bir-Reşâd Hirz-i candır zâtina zira kitâb-ı Mesnevi
Sine-çak olmuş idi dergâhın der-i divân heb Âh iderdi merhametle seyr iden merd-i kavi
Râki'ü sâcid tahiyyâte oturmuş hücreler Her biri sükkânı dervişânın olmuş rehrevi
Dost-i irşâdi şehinşâh ile idülbâhir kiyâm Kalbgâhında simâi şevke oldu münzevî
Baş keser dervişler târihine Remzi hemân Oldu ihya müjde gel cây-i Nazif-i Mevlevi 1328 (1910) Kitabenin üstünde Sultan Reşad'ın bir tuğrası vardı. Manzume, Üsküdar Mevlevihânesi şeyhi Ahmed Remzi Dede Efendi tarafından söylenmiştir. Baş mabeyinci Lütfi Simâvf Bey hatıralarında diyor ki: "Padişah hazretleri Mevlevilik tarikatine bağlı idi. 3 Kasım 1910 günü Eyüp'te Bahariye'de yeniden inşâ edilen Mevlevi dergâhının açılış törenine katılmak üzere orayı şereflendirdi. Önce araba ile Kağıthane'ye gidildi. Burada İmrahor Köşkü'nde dinlendikten sonra, beş çifte bir sandalla dergâha yollandı. Padişahın gelişinden duygulanan dervişler kendisini büyük minnet ve saygı ile karşıladılar." Cümle kapısının hemen sol tarafında tekkenin mescidi bulunmaktadır. Duvarları kargir, çatısı ahşaptır. Ahşap, küçük minaresinin şerefesindeki külahi direklere oturtulmuştur. Kitabesi yoktur. Minberi ahşaptır. Kadınlar mahfeli vardır. Cümle kapısının sağ tarafında ise küçük bir hazire vardır. Buradaki şahideler şunlardır: 1- Mermer sanduka üzerinde şunlar yazılıdır: Baş Mabeyinci merhum Osman Bey'in kerimesi Hadice Fıtriyye Hanım ruhuna el-fâtiha 8 Nisan 133811 Zilhicce 1340 (1922) 2- Ayak tarafındaki bir levha üzerinde de şunlar yazılıdır: Teselya Kumandanı Müşir Gazi Edhem Paşa'nın Mahdumu Miralay Abd'ül-fi Bey'in Ruhuna el-fâtiha. Sene 1324 fi 22 Teşrin-i sâni 3Hüvel-Bâki /Merhum Deâvi / Nâzın Ömer Cemâl /Efendi'nin kerimesi ve Deâvi / Kisedân İzzet Sabih / Bey'in halilesi Patıma/Tevhide Hanım'ın ruhi /çün fatiha. 4 C. Evvel 1321 (1903). Ömer Cemal Efendi 1276 (1859)'da Mekke-i Mükerreme Bina Emini iken orada vefat etti. (Si. Osm. 3/601) Fıtriyye Hanım'ın kitabesi, meşhur hattat ve zâkirbaşı Hacı Nuri Bey'in hattı ile yazılmıştır. Cümle kapısından geniş ve büyük bir arsaya giriliyordu. Boyu, 150 ve eni ise 50 adım idi. Burada, biraz ileride, sağda deniz tarafına doğru Bahariye Mevlevihanesi Türbe-si bulunuyordu. Türbenin yanında semahane olup penceresi sahna açılmakta idi. Etrafında derviş hücreleri ve harem dairesi yer almıştı. Tekkelerin kapatılmasından sonra 1935 tarihinde samahane yıktırıldı. Türbenin tavanı çöktü ve 1938-39 arasında da harem dairesi yandı. Bahariye Mevlevihanesi Türbesi bahsine bakınız. Semahanenin arkasında, bugün de mevcut olan küçük hazirede şu şahideler vardır: 1292 (1875) tarihinde vefat eden, Merhum Mehmed Akif Beyefendi'nin kızı ve hâlâ Maliye Nâziri Devletlû Yusuf Paşa Hazretlerinin hemşireleri ve Hacı Kadri Efendinin eşi tarikat-i aliyye-i Mevleviyle muhibbanından şerife Fâtıma Hanım. 1297 Receb 22 (Haziran 1880) Sultan Mahmud Hân Hazretlerinin asr-ı alisinde Darbhâne-i mire Nâzın şehid Ali Rıza Paşa'nın kızı ve Sadr-ı esbak Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın halile-i muhteremeleri tarikat-i aliyyei Mev-leviye muhabbanlarından Aişe Feride Hanım Efendi. Lahdi dağılmış ve şahidesiz olarak yeniden bir araya getirilmiştir. Bu sırada şahideleri ayrı yere dikilmiştir. Baş taşı Mevlevî sikke kabartmalıdır. 1306 (1888) Tarikat-i aliyyei Mevleviyye muhibbanlarından Hace Mürşide Hanım. Tarih kısmı gömülü bir taş, Sultan Abdülaziz Hân ve Sultan Murad Hân-ı hâmis Hazretlerinin Berberbaşı'sı, muhibban-ı tarikat-i aliyye-i mevleviyyeden Kerim Bey. Ayrıca şahideleri yok olmuş birkaç kabir daha vardır. Yukarıda adı geçen Yusuf Paşa, Darüşşafaka'nın kurulmasında büyük emeği geçmiş ve oraya malen ve nakden bağışta bulunmuştur. 21 Muharrem 1300 (2 Aralık 1882) tarihinde Trabzon'da vefat etti. Kabri, Hatuniye (Gülbahar) Camii şadırvan avlusundaki türbesinde iken 1930 tarihlerinde yıktırıldı. Silindir şeklindeki şahidesi İstanbula getirilerek Zincirlikuyu Mezarlığı'na dikildi. Ali Rıza Paşa, 1252 ramazanı kadir gecesi (5 Ocak 1837) Musa adında biri tarafından, Ayasofya Camii minberi dibinde şehid edildi. Kabri, Eyüp'te Mihrişah Valide Sultan imareti karşısındaki mezarlıktadır. (Si. Osm. 2/398) Mehmed Emin Paşa ise, 1288 (1871)'de vefat ederek Sultan Mahmud Türbesi bahçesine gömüldü. (Si. Osm. 4/300) Ünlü bestekarımız Zekai Dede Efendi, bu tekkenin kudümzenbaşısı idi. Bu göreve Arif Dede'nin 1884 tarihindeki vefatı üzerine getirildi. Tekkenin son kudümzenbaşısı ise, Zekai Dede'nin oğlu Ahmed Bey idi. Zekai Dede Efendi evi bahsine bakınız.
Kaynak: (Gezi notu) (S. N. Ergun, Türk Musikisi Ant S: 454) (Y. Öztuna, Türk Musikisi Ans. 11. Kısım 2 S: 404) (Gölpınarlı, Mevlâna'dan Sonra Mevlevilik S: 336) (E. Yücel, Yok olan İstanbulMevlevihaneleri T.T.O.K. Belleteni 1977 Sayı: 60 (339) S: 2-7) (Mec. Tekaya) (Zâkir şükrü, İst Tek-keleri Haz. ş. Akbatu, İsi. Medeniyeti Mec. Sayı: 5 S: 107) (Koçu, İst Ans. 5/2585 ve 4/1854) (E. Yücel, Bahariye Mevlevihanesi, İst Üni. Ed. Fak. Sanat Tarihi Yıllığı Sayı: 4-5 S: 3540) (Si. Osm. 4/476 Yusuf Paşa) (L. Si-mavi, Osm. Sarayının Son Günleri S: 184) (Y. Öztuna Türk Musikisi Ans. 1/211 Fahreddin Dede. 11/394 Yusuf Paşa) (Koçu, İst Ans. 10/5481 Fahreddin Dede) (İnal, Son Asır Türk Şairleri S: 123-347 Avni Bey ve Fahreddin Efendi) (İnal, Hoş şada S: 192-255-259) (M. Ziya, Yenikapı Mevlevihanesi, Tercüman Yay.) (Ergun, Türk Musikisi Ant S: 493-507-684) (Mehmed Ziya, Nevsal-i Osmani) (Başbakanlık Osm. Arş. Kepeci Tas. Nüfus Def. No: 6290/1 S: 342) (C. S. Revnakoğlu, Mi'raciye, Yeni Tarih Dünyası 1954 S: 765) (M. Tahir, Osm. Müellişeri, Meral Yay. 1/169 Na-zif Hasan Dede) (M. Ziya, İst ve Boğaziçi 2/246) (Y. Öztuna, Türk Beste-cileri Ans. B: 137) (İst Kültür ve Sanat Ans. 2/975) (A. Gölpınarlı, Mev-levi Adâb ve Erkanı, fihrist) (Veled Çelebi, İzbudak, Hatıraları, Canlı Ta-rihler S: 24)